Hiç oturmadığın bir kafeye rastlar ya yolun bir akşamüstü.
Hani son demine yetiştiğin bir bardak ılık çayın garip ve yabancı tadı dolaşır ya dudaklarında.
Ve pişmanlığını hatırlarsın pencereden koşuşturanları izlerken.
Geç kalmışlığın çalar ya kapını ansızın,
hani götürür amaçsız hayallere..
Dün akşam,
Yine,
Sen vardın masamda.
Tesadüf
27 Haziran 1997