Gizlediğin ikilemin ve ondan çarçabuk kaçışın;
Bir kitabın hayali karakterine sığınmak değil mi çoğu zaman şu alelade telaşın.
Biliyorum,
Görmek için sen de yaşamalısın;
Güneşten ışığını seçip gecenin siyahına örtmeli,
Bembeyaz bir köpükken sesin ıssızlığınla
Renk ahenk kahkahası olmalısın bilindik bir kalabalığın.
Yaşamalısın be arkadaş,
Kim ne derse doludizgin..
Benimse
Bir bütünün diğer yarısına dair ancak irademde zapt ettiğim yalancı dedikleri derin özlem..
Gerçekliğe abartılmış bir filmin her saniyesinde var ettiğim kahramanın edası gibi yapışır üzerime;
Eksikliğime sayıp mükemmelliğim adına kurban verene dek.
Bu sahnelere göz gezdirenler anladıklarını sandıkları şeyden ne kadar uzaktalar bilirim;
Belki bu yüzden kabuğumu yerim yurdum varsayışım kim bilir.
Oysa bir çabam ya da çıkarım yok aklımda;
Yalın ve katıksız konuşabilmeyi düşlemekten başka.
Zaman mı?
Çözeceğini sanma sakın.
Zaman değil asla,
– Yıldızlar şehrinde – gerçek üstü bir vedanın tükenen saniyeleridir son çare gülümseyebilmek.