Serkan Engüdar
Öylesine Bir Faniyim İşte; Herkes Gibi Adı Önceden Koyulmuş.

Duvar

Hayata dair kendi vardığın sonuçların doğru olduğunu kabullenip hiç olmazsa ilk etapta bu sonuçlara uygun yaşamayan sevdiklerinin müdahaleye ihtiyacı olduğunu düşünebilirsin. İyi niyetinden doğan gerekli bir yaklaşım izlenimi veriyor ilk olarak ama bu fikrine katılmıyorum.

Doğal yollarla öğrenilmeyen olgular kalıcı olmaktan uzaktır hatta çoğu zaman çekici değil iticidir de. Bu yüzden tek yönlü bir bilgi aktarımı hele ki yanlı ise denenmesi anlamsız ve sonuçları olumlu bile olsa geçicidir. Bunun yerine doğru olduğunu düşündüğün bakış açınla paralel olacak eylemlerinin örnek teşkil etmesini beklemen daha sağlıklıdır.

İnsanlar doğru ile yanlışı mantığının onlara sunduğu karşılaştırma yeteneği ile olmasa bile hisleri ile bal gibi ayırt edebilecek donanıma sahiptir merak etme. Eğer senin ürettiğin doğru eylemleri görmüyorlarsa ya da en azından içlerinden kendilerine uygun çıkarımlarda bulunmuyorlarsa, aslında görmek istemedikleri yani farkında olmasalar da seçimini çoktan yaptıkları kalıplarına mahkum oldukları içindir. Zihinleri onları kalmak istedikleri kendi yanlı dünyalarında tutmaya devam eder. İstediğin kadar yaklaşmaya ve iletişim kurmaya çalış bir duvarda yankılanan sesten öteye geçemezsin bu durumda.

Bir olasılık tekrar irdelemek zorunda kaldıkları bir durumu senden aldıkları izlenimlerin etkisi altında değerlendirerek değişebilirler. Zamanla, yaşadıkça, karşılaştıkça ve düşündükçe kendi doğrularına kavuşabilirler. Belki de her şey olduğu yerinde sayar ya da daha da kötüleşir kim bilir?

Bu yüzden sadece doğru varsaydığını anlatma, örnek ol. İllaki anlatacaksan bir yönü ile değil tüm seçenekleri ile vermelisin bildiklerini. Öyle bir sunmalısın ki hiçbir seçim bir diğerine avantajlı olmamalı kelimelerinde. Seçim yalnız bireye ve onun kendi bakış açısına ait olmalı. Zaten doğru tek değildir, herkes kendi algı düzeyinde kendine uygun doğrular üretebilir.

Sonuç olarak sevgili dostum, hayatın içinde insanların özgür iradesine saygı duymak ulaşılması gereken bir erdemdir. Sırf biz öyle istiyoruz diye onları şekillendirmeye kalkmamızın iyilikle değil direkt olarak olumsuz bencillikle ilişkisi vardır.

“Biz ne derece doğruları irdeliyoruz, arıyoruz ve ne oranla kendimizi dozunda sorguluyor ve kontrol ediyoruz?” Ancak bu şekilde olumlu bir bencillik çoğunluğa bir mesaj olarak ulaşabilir ve yerini alır. Aksi durumlar yalnızlığa ve kendini kandırmaya çağrıdır sadece.

Bir yanıt yazın